şiir siir şiirler siirler vesaire

21 Aralık 2008 Pazar

Noktalıvirgül

İzinden
Kayan yıldızlar gibi
Parlak ve bir an
Göklerin büyüsü
Senin izinden
İzninle
Geleceğim

Teninden
Yeni doğan gibi
Pak sade parlak
Mucizenin kokusu
Teninde
Bileceğim

Düğümden
Her şeyi bilip beni bilip
Benim bir bilemeyip
Bildiğim gibi olmayıp
Yine de bildiğimden
Tek senden
Yalnız senden
Hayat denen
Düğümden çözeceğim

Kalmayacak şiir
Kalmayacak mana ve sır
Yetersiz bilgi
Ve hiç bir kir
Günahlarım kalmayacak
Olmayacak hiç bir şüphe
Gözyaşlarım cansuyum
Pişmanlığım ocağım
Yoldaşım hüznüm kuruntum yokluğum umudum hezeyanlar ve fikir
Kalmayacak

Şiir sensin
Bileceğim

15 Aralık 2008 Pazartesi

Niyazi

Oturma odası
Üç koltuk
İki adam ve ortak dertleri
Sessizce anlaşan
Boş bakışlar sımsıkı kenetli dudaklar

Erkek adam demeseler onlara
Birkaç damla yaş da olacak da

Kurtarmaktı dünyayı oysa kızıl elma
Kurtulmaktı zalimin elinden
Kurtaramamışlar işte beni bile
Zalimin elinde kalmışım kefensiz

Düşler büyük olmasa
Ölmek nihayetinde
Allahın emri

Dediğim hani
Bari okunsa bir kaç dua
Bir fatiha


16 Ekim 2008 Perşembe

Duru iki

Durdu dünya kuyudatı

Küçük şehir hayatı
Fotografta bir dükkan önü tavla sehpası
Ve de sıkılgan gülüşmeler
Cümleler dert yükü
Gelmeyen müşteriler
Satın alamayacakları reklamlar
Büyük şehir insanı gibi
Altın parıltılı tasmaların çekim gücü


Gelen giden tanıdık
Baba yadigarı yaşlı amca geçer kapıdan
Arabalar geçmekte yelkenli hızında

Kepenk sesleri akşama doğru
Güneş batmamıştır henüz
Bugün vade dolmamışsa
Atılacak zar ve dönecek felek çarkları yarın yeniden
Yeniden aynı güne uyanmak
Küçük şehir insanına özgü olsa gerek

Sakince beklemek ölümü şehir gibi
Toplamı sıfır olan oyuna
Bilmeden tevazu
Kimi zaman bilmek
Sabırla
Ve arifçe bekleyebilmek

Minareye tek salada musallada tek ceset
Doğan güne bir ebelik iş çıkar buralarda
Ve de kimi zaman ölü doğar bu topraklarda bebek






4 Ekim 2008 Cumartesi

Duru

Bir sürü yükselir sazlardan sakin
Neyzen üflemektedir rüzgarı göğe
Dersin böyle midir ölüm
Hatta fırsat bulup aşkı tatmak bile

Laciverte çizgili kırmızı ufku tarayan gözlerin
Ölümü aşkı müziğe katıp uçuşan yüreciğim
Buluşsa da sonra okunsa sala
Ve bitse bu perdedeki replik
Varsın solsun bedenim

Kimin fikriydi bitirmek masumiyet okulunu
Kocaman olmak ve küçülmesi her şeyin
Anlamak marifet mi
Anladığını sanmak ya da
Göz bebeğindeki merak değil miydi bana yaşamalı kılan yerküreyi
Cıvıldayan

Sen misin
Hayal meyal önümde duran
Hayalimde olup hakikisi yalan
Hakikati ölmüş mü ne
Nafile esas bende büyük talan

Sevgilim
Gözlerinden öperim

21 Eylül 2008 Pazar

Sonsuz

Yelken ve direk bir tahta gemi
Uçsuz maviliğe başkaldırır ve götürür beni
Suyun dibi ne gariptir
Nefesimi keser mavinin renkleri
Yüzüm gülmeye dönük son nefesimden bir önceki

Rüyadan gemiye dönüşüm
Kalemi alışım
Kağıt ve güneş
Boşlukta sesler
Mavi kaybolmadan yüreğimden
Yazıya bunlardır son dökülenler

Karanlıkta hezeyanlar tahtanın üstüne uzanmışım
Uzanıp içime kıvrılmışım
Kükreyişler
Dalgalar ve siyah pelerinler
Yanlızlık kendimi bulamadan geçen bin yıl saatler

Sabaha kitlenmiş benliğim
Bu sefer de sabaha çıkabilecek miyim

Fırtınada sahibine kurban ettiğim
Gemim direğim ve yelkenim
Sabahın kör ufkunda bir vücut
Belleği yitik
Mavilikler çölünde yenik ve bitik
Yüzünde gülümseme dün geceden kalan
Tahtaya tutunmuş sorar gibi yok mu kurtaran




15 Eylül 2008 Pazartesi

Emir Ediyorum

Emrediyorum
Dudaklarım...
Gülmezsen gözyaşın niye
Şu an konuşma vakti değil
Gözlerin kulakların ve dudaklarım arkası sessiz
Ki aman güzelim sessizlik sakın uyanmasın
Bana o lazım değil
Dudaklarım lazımsın

Emretmem adettendir
Yani adettendir işte
Kendine bile gül
Emreden sensin be
Bana sustur diye
Şimdi kavga etme vakti değil
Sen etsen de uymam sana
Dur vakit geçmeden
Tam demindeyiz hadi
Başka delilik vaktimiz kaldı mı kimbilir
Uçarılık çağımız geçti
Geçmez olası
Ah geçmez olası

Dudaklarım yalvarıyorum bana uysun
Beni uydursun kaçırsın zindanından kara günün
Bana duymak gerek
Kirimi yıkamak
Her gün ne çok emir altındayım
En ağırından kabulleniş
Bile bile uyuşukça
Bu mudur ben
Ben kimki
Aynadaki yüz
Ve onun kalp pompası

Bırak et sınırlarının dışındakileri
Bak ama delerek
Eskiden yapardım
Suskun zamanlarda yapardım
O zaman sus derdim susardı sen coşardın
Senden hiç korkmazdım
Sen de benden tiksinmez
Beraber ağlardık
Kalbim

Emrediyorum
Dudaklarımın içindesin
Beynimin ters yörüngesindesin

Yalvarıyorum
İtirafımdır

13 Eylül 2008 Cumartesi

çıkış kapısı

Kapının eşiğinden uzaklara
Kapıdan görülmeyeceğim düşlerin ötesine
Kilitlerin ve hatta sandıkların ve dahi karanlığın
Büyüsüne
Tüm kapılarımı kapattım.


Karanlığı saran gölgeler
Karanlığım olan gölgeler
Yine benim rengim oldu
Benim karanlığım
Kapkara
Aşikar oldu